Son sağlık siyasetinin komplikasyonu: Tıp eğitiminin yaşadığı kriz

“`html

Siyasette Çözüm Üretme Sanatı ve Sağlık Alanındaki Yansımaları

Siyasette herhangi bir sorunu çözme çabası, bazen yeni sorunları da beraberinde getirebilir. Bu durumu öngörmek, oldukça özel bir siyasi yetenek gerektiriyor. İnsan toplumu, sorunları doğurmakta doğal olarak eğilimlidir; dolayısıyla siyaset, bu sorunları tespit etmek ve çözmek için var olmalıdır. Ancak, uygulanan çözümler bazen beklenmedik komplikasyonlara yol açabiliyor ve bu durumla başa çıkmak için ilk tedavi yönteminin yanında önleyici adımların atılması da zorunlu hale geliyor.

Çözüm Sürecinde Tıp Terminolojisi

Burada kullandığımız tıbbi terminolojinin, siyaseti sadece soğuk bir operasyon gibi görmediğimizin altını çizelim. Tıpta olduğu gibi, siyasette de etkileşimli ve dinamik bir süreç söz konusudur. Karşımızda yalnızca pasif bir hasta yok; aynı zamanda uygulanan siyasete eleştirilerde bulunabilen, çıkarları ve kaygıları olan, bir bütün olarak toplum var.

Söz konusu terminolojinin tıbba ait olması, aynı zamanda sağlık konusunun ciddiyetini de vurguluyor. Örneğin, 3 yıl kadar önce Türkiye’de sağlık çalışanlarının, özellikle Sağlık Bakanlığı’ndaki doktorların, mesleki zorluk ve öneme karşılık gelmeyecek şekilde düşük maaşlar aldıkları sıkça gündeme gelmişti. Bu noktada, “Tabipler İçin Adalet Çağrısı” yaparak, adalet anlayışına bir gönderme yapmıştık.

Adalet Arayışı ve Sağlık Politikaları

Bu çağrı yalnızca meslekler arasındaki eşitsizliği gidermek içindi; aynı zamanda AK Parti’nin iktidar süresince sağlık alanındaki başarılarıyla da ilgiliydi. Sağlık alanında hizmet sunmak, AK Parti’nin kendini en çok gösterdiği alanlardan biri oldu. Ancak, sağlık alanında hayata geçirilen devrim niteliğindeki hizmetlerin önemli bir yükü, sağlık çalışanlarının omuzlarına bırakılmıştı.

Bu nedenle sağlık çalışanlarına, hak ettikleri saygı ve değeri vermek, öncelikle maaş ve özlük hakları konusundaki düzenlemeleri gerçekleştirmekle başlayabilmeliydik.

Sağlık Sorunları ve Yeni Krizler

Sonrasında bu düzenlemeler gerçekleştirildi. Ancak, yapılan iyileştirmeler sağlık sektöründeki bazı özlük koşulları ve sektörel farklılıklar göz önünde bulundurulmadan yapıldı. Bu durum, bugün sağlık sektöründeki ciddi bir krizle sonuçlandı. Özel hastanelerin büyümesiyle yaşanan örneklerden biri olan “Yeni Doğan ve Yoğun Bakım Skandalı”, sağlık alanında etik sorunların varlığını gözler önüne serdi. Sağlık hizmetleri, etik, ahlak ve insani değerlerle sıkı bir şekilde ilişkili olmalıdır; aksi takdirde sağlığın ticarileşmesi, büyük felaketlere yol açabilir.

Tıp Eğitimi ve Uzman Doktor Sorunu

Bugün değinmek istediğim asıl mesele ise sağlık alanındaki çözümlerin sonuç doğurabileceği komplikasyonlardır. Örneğin, Sağlık Bakanlığı’na bağlı uzman doktorların durumunun iyileştirilmesi, tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinin maaşına yansımaktadır. Uzman doktor ile Dr. Öğretim Üyesi arasında oluşan maaş farkı, tıp fakültelerinden hocaların Sağlık Bakanlığı’na göç etmesine neden olurken, birçok üniversitede ders verecek öğretim üyesi bulamama sorunu baş göstermektedir.

Tıp fakültelerine öğretim üyesi bulmakta zorlanan dekanların söylediklerini özetleyelim:

  • “Uzman doktor maaşları, mevcut durumda Dr. Öğretim Üyesi maaşından yüksek.”
  • “Bu nedenle uzman hekimler, Devlet hastanelerinde çalışmayı tercih ediyor.”
  • “Üstelik herhangi bir üniversitede öğretim üyesi olarak çalışan uzman hekimler, istedikleri yere tayin olabiliyor.”

Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastanelerinin Farklılığı

Özellikle Sağlık Bakanlığı’nda çalışan öğretim üyeleri, genellikle daha yüksek döner sermaye ve ek ödemelere sahip. Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nde görev yapanlar, hem klinik hizmet hem de eğitim verdikleri için ciddi bir ek gelir elde etmektedir. Oysa Üniversite Hastaneleri’nde (Tıp Fakültesi) çalışanların sabit maaşlarının yanında döner sermaye gelirleri genellikle düşüktür.

Dolayısıyla, tüm bu avantajlar Sağlık Bakanlığı’ndaki doktorların durumlarını düzeltmeye yönelik uygulanan politikaların sonucu olarak ortaya çıktı. Ancak bu değişikliklerin, tıp fakülteleri üzerindeki etkileri tam olarak hesapsızca bırakıldı. Bugün Türkiye’nin tıp alanındaki uluslararası iddiası, yan etkileri giderecek yeni çözümler bulmayı esas alıyor.

“`

Related Posts

Bankalar faizsiz kredi dönemini başlattı: Yeni limit 50 bin lira

2025 yılı itibarıyla, bankalar yeni müşteri kazanımını artırmak amacıyla faizsiz kredi kampanyalarına hız kesmeden devam ediyor. 7 farklı banka, ilk defa müşteri olan bireylere özel olarak 50 bin TL’ye kadar faizsiz ihtiyaç kredisi veya taksitli nakit avans imkânı sunuyor. Bu kampanyalar, finansal destek arayan vatandaşlar tarafından yoğun ilgiyle takip ediliyor. İşte, faizsiz kredi imkânı tanıyan bankaların güncel kampanyaları ve başvuru koşulları…

Maliyenin analizine takılan doktorlar ‘gönüllü’ oldu: 2.1 milyarlık matrah artırdılar

Özel muayenesi olan doktorlar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın analizine takıldı. Sisteme takılan doktorlar gönüllü uyumla 2.1 milyar liralık matrah artışı yaptı.

Hafta boyunca herkes kaybetti, sadece onlar kazandırdı! İşte haftanın en çok kazandıran 2 yatırım aracı

Borsa düştü, altın geriledi, fonlar kaybettirdi… Yatırımcıların çoğu zarar ederken sadece iki yatırım aracı haftayı kazançla kapattı. Dikkat çeken bu iki enstrüman yatırımcıların yüzünü güldürmeyi başardı. İşte 27 Mayıs – 31 Mayıs haftasında kazandıran ve kaybettiren yatırım araçları…

Tarifeleri engelleyen karar askıda

ABD’de temyiz mahkemesi, gümrük tarifelerinin büyük kısmının yasadışı olduğuna hükmeden ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin kararına hükümetin itirazı ardından, temyiz sonuçlanıncaya kadar ithalat vergilerinin devamına karar verdi.

Dünya yeni para birimiyle tanışacak

ECOWAS’ın 50. kuruluş yıl dönümü kapsamında Nijerya’da konuşan Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Maitama Tuggar, tek para biriminin ekonomik bütünleşme açısından büyük önem taşıdığını belirtti. “BU KRİTERLERE ULAŞMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ” Tuggar, “eko”nun …

Asgari ücrete Temmuz zammı olacak mı? CHP lideri Özel’den DİSK ve TİSK’e ziyaret

CHP lideri Özgür Özel, DİSK ile yaptığı görüşmede zam talebini yineledi. Özel, “Maaşlar enflasyon karşısında buharlaştı.” diyerek hükümete yüklendi. Hükümet ise Temmuz zammı için henüz erken olduğuna dikkat çekti.